Trump’ın yeni politikalarından sonra, bazı Avrupalı dergi ve gazetelerde Türkiye’nin ordusuna ve savunma sanayiine yönelik yayınlar çıkmaya başladı.
Hepiniz biliyorsunuz bunları. Bu gibi haberlere de “Bize ne Avrupa’dan?” gibi yorumlar sıkça yapılıyor. Ben bunlara pek katılmıyorum.Benzeri yorumlar; Ortadoğu, Afrika ve Asya’daki olaylar üzerine de yapılıyor. Arkadaşlar, dünya bu denli etliye ve sütlüye karışmadan yaşayabileceğimiz büyüklükte değil. Bir olaya karışmamak bile bir duruştur ki bunun da bir sonucu vardır.
Hatırlayalım ve kıyaslayalım; Türkiye’de İsrail’i boykot etmeyen sekülerler, dindarlar tarafından eleştirilmişti/eleştiriliyor. Aynı zamanda İmamoğlu meselesinde fikir bildirmeyen sosyal medya fenomenleri dahi boykota maruz kaldılar bir kesim tarafından. Buradan çıkarmanızı beklediğim sonuç şudur ki “Bu benim meselem değil” demenin de bir bedeli oluyor ve bunu demek de bir noktada tavır ortaya koymak demek.
Yine bu söylediklerimden çıkarmamanız gereken şey ise şudur ki, dünyadaki tüm meselelere kendi iç meselemizmiş gibi müdahil olalım ve tepki koyalım. Ama tekraren söyleyeyim ki tepki koymadığımız meselerin dahi bize bir yansıması olacak.
Yıllarca gücümüzü ortaya koyamadığımız topraklardan dayak yedik. PKK Suriye’de, Lübnan’da, Irak’ta, İran’da ve hatta Filistin’de dahi belli gruplarca beslendi, desteklendi, eğitildi. Bu ülkelerde kamp yaptılar. Çünkü bu ülkeleri emperyalizmin pençesinden alabilecek gücümüz yoktu/yok. Dolayısıyla elimiz oralara uzanamadı ve oradan darbe aldık.
Görmüyor muyuz ki biz komşularımız için dahi “Bize ne? Bizlik bir şey yok!” derken o komşularımızın ülkesinde farklı kıtadan ülkelerin askerleri bulunuyor. Üstelik o askerlerin namlusu bize bakıyor. Bu açıdan bakınca, olaylara “bize ne?” diyerek bakmak ne kadar makul? Şu anki Avrupa meselesine de bu zaviyeden bakarım. Ordusuz kalmış ve Rusya’dan korkmuş olan Avrupa’dan şu anda ne koparırsak kârdır. Uçaksa uçak, hava savunma ise hava savunma, ekonomik yatırım ise yatırım. Bu ülkelerdeki saygınlığımızı ve nüfuzumuzu ne kadar arttırırsak o derecede oralardan belaya uğrama ihtimalimiz azalacak.
Son olarak Avrupa ülkelerinin, ülkemizden kaçan teröristlerin bir toplanma alanı ve hatta terör örgütlerinin ikinci bir karargâhı olduğunu (FETÖ-PKK) unutmamak gerekiyor. “Bize ne!” diyip sırtımızı döndüğümüz her olayda sırtımızdan bıçaklanma ihtimalimiz var. Delicesine, ahmakçasına bir cesaret de tehlikeli, içine kapanık davranmak da tehlikeli kanaatimce.