Kategori: Entelektüel konular

  • Küreselcilerin hamleleri

    BlackRock, Gazze savaşını desteklerken Suudi Arabistan’ın milyarlarını mı istiyor? İkisini birden yapamazsın.

     

    BlackRock CEO’su Larry Fink, Donald Trump’ın heyetinde yer alan diğer ABD iş dünyasının ileri gelenleriyle birlikte Suudi Arabistan’a akın etti.

     

     

    BlackRock Suudi Arabistan Şirketi, Trump’ın 2017’de imzaladığı milyarlarca dolarlık Suudi anlaşmasının hemen ardından 2018 yılında kuruldu.

     

    NYT’ye göre, Nisan 2019’da BlackRock, Suudi petrol devi Aramco’nun 12 milyar dolarlık ilk tahvil satışında en büyük katılımcılardan biriydi. Ayrıca Fink, BlackRock’a yatırım yapması için Suudi Arabistan’ın egemen fonunu kişisel olarak ikna etti.

     

    Aralık 2021’de BlackRock, Aramco’nun doğalgaz boru hattının %49’unu 15,5 milyar dolara satın alan bir yatırımcı konsorsiyumuna liderlik etti.

     

    Suudi sermayesine daha derin erişim arayışında olan BlackRock, Temmuz 2023’te Aramco CEO’su Amin Nasser’i yönetim kuruluna atadı.

     

    Bu hamle, BlackRock’ın 780 milyar dolarlık Suudi Kamu Yatırım Fonu’ndan aldığı 5 milyar dolarlık destekle Riyad’da çok varlıklı bir şirket olan BlackRock Riyadh Investment Management’ı kurmak için Nisan 2024’te yaptığı anlaşmanın öncesinde gerçekleşti.

     

    Önemli olabilecek kadar az para mı?

     

    Riyad’daki yatırımlarını artırmasına rağmen BlackRock, Intelligence Online’ın Kasım 2024’teki haberine göre Suudi Arabistan’ın egemen varlık fonundan gelen sınırlı yatırımlardan özel olarak rahatsız oldu.

     

    Fink’in son Riyad gezisi Trump’ın 1 trilyon dolarlık Suudi anlaşması vaadine uygun bir şekilde bağlanmış gibi görünüyor. Gerçeklik kontrolü? 600 milyar dolar duyuruldu ve Bloomberg, ABD-Suudi anlaşmalarının gerçek toplamını 300 milyar doların biraz üzerinde olarak tahmin ediyor.

     

    Müslüman dünyası BlackRock’a neden şüpheyle yaklaşıyor?

     

    Haziran 2024’te, bir diğer Müslüman monarşi olan Malezya, Gazze Savaşı sırasında İsrail ile olan bağlarını gerekçe göstererek BlackRock’ın büyük bir havaalanı özelleştirme anlaşmasındaki rolüne şiddetle karşı çıktı.

     

    BlackRock’ın İsrail’i ve ABD silah endüstrisini (Lockheed Martin, RTX, Northrop Grumman, Boeing ve General Dynamics) desteklediği ve Filistinlilere karşı kullanılan silahları tedarik ettiği iddia ediliyor.

     

    BlackRock ayrıca, Gazze savaşı sırasında net kârı %30 artan Elbit Systems Ltd. de dahil olmak üzere İsrail askeri şirketlerine yatırım yapıyor.

     

    Dünyayı yöneten blackrook un yönettiği para 30 trilyon dolar dan daha fazla

  • Bize ne Avrupa’dan !

    Trump’ın yeni politikalarından sonra, bazı Avrupalı dergi ve gazetelerde Türkiye’nin ordusuna ve savunma sanayiine yönelik yayınlar çıkmaya başladı.

    Hepiniz biliyorsunuz bunları. Bu gibi haberlere de “Bize ne Avrupa’dan?” gibi yorumlar sıkça yapılıyor. Ben bunlara pek katılmıyorum.Benzeri yorumlar; Ortadoğu, Afrika ve Asya’daki olaylar üzerine de yapılıyor. Arkadaşlar, dünya bu denli etliye ve sütlüye karışmadan yaşayabileceğimiz büyüklükte değil. Bir olaya karışmamak bile bir duruştur ki bunun da bir sonucu vardır.

    Hatırlayalım ve kıyaslayalım; Türkiye’de İsrail’i boykot etmeyen sekülerler, dindarlar tarafından eleştirilmişti/eleştiriliyor. Aynı zamanda İmamoğlu meselesinde fikir bildirmeyen sosyal medya fenomenleri dahi boykota maruz kaldılar bir kesim tarafından. Buradan çıkarmanızı beklediğim sonuç şudur ki “Bu benim meselem değil” demenin de bir bedeli oluyor ve bunu demek de bir noktada tavır ortaya koymak demek.

    Yine bu söylediklerimden çıkarmamanız gereken şey ise şudur ki, dünyadaki tüm meselelere kendi iç meselemizmiş gibi müdahil olalım ve tepki koyalım. Ama tekraren söyleyeyim ki tepki koymadığımız meselerin dahi bize bir yansıması olacak.

    Yıllarca gücümüzü ortaya koyamadığımız topraklardan dayak yedik. PKK Suriye’de, Lübnan’da, Irak’ta, İran’da ve hatta Filistin’de dahi belli gruplarca beslendi, desteklendi, eğitildi. Bu ülkelerde kamp yaptılar. Çünkü bu ülkeleri emperyalizmin pençesinden alabilecek gücümüz yoktu/yok. Dolayısıyla elimiz oralara uzanamadı ve oradan darbe aldık.

    Görmüyor muyuz ki biz komşularımız için dahi “Bize ne? Bizlik bir şey yok!” derken o komşularımızın ülkesinde farklı kıtadan ülkelerin askerleri bulunuyor. Üstelik o askerlerin namlusu bize bakıyor. Bu açıdan bakınca, olaylara “bize ne?” diyerek bakmak ne kadar makul? Şu anki Avrupa meselesine de bu zaviyeden bakarım. Ordusuz kalmış ve Rusya’dan korkmuş olan Avrupa’dan şu anda ne koparırsak kârdır. Uçaksa uçak, hava savunma ise hava savunma, ekonomik yatırım ise yatırım. Bu ülkelerdeki saygınlığımızı ve nüfuzumuzu ne kadar arttırırsak o derecede oralardan belaya uğrama ihtimalimiz azalacak.

    Son olarak Avrupa ülkelerinin, ülkemizden kaçan teröristlerin bir toplanma alanı ve hatta terör örgütlerinin ikinci bir karargâhı olduğunu (FETÖ-PKK) unutmamak gerekiyor. “Bize ne!” diyip sırtımızı döndüğümüz her olayda sırtımızdan bıçaklanma ihtimalimiz var. Delicesine, ahmakçasına bir cesaret de tehlikeli, içine kapanık davranmak da tehlikeli kanaatimce.