Yazar: admin

  • Yerel Çatışmadan Küresel Felakete: Hindistan ve Pakistan Arasındaki Nükleer Savaş 1 Milyar İnsanı Nasıl Etkileyebilir?

    Hindistan ve Pakistan tam ölçekli bir savaşın eşiğinde. Taraflardan biri bir noktada konvansiyonel silahlardan nükleer silahlara geçmeye karar verirse, sonuçlar felaket olabilir.

    Diyelim ki her ülke rakibinin en büyük metropolüne tek bir saldırı başlattı.

    Delhi (nüfus: yaklaşık 25 milyon),

    İslamabad veya Karaçi (ülkenin finans merkezi, nüfus: yaklaşık 20 milyon) hedefler olurdu.

    Büyük şehirlerdeki yüksek nüfus yoğunluğu nedeniyle, 40-200 kilotonluk bir nükleer silahtan tek bir saldırı bile anında 2-3 milyon insanı öldürmeye yeterdi ve bu sadece doğrudan can kayıpları.Radyasyon, yangınlar, altyapının tahribi ve tıbbın çökmesi birkaç hafta içinde kurbanların sayısını üç katına çıkaracaktır.

    Kaotik inşaat ve hazırlıksız nüfus kurtarma ve tahliyeyi imkansız hale getirecek, paniğe ve kaçışa neden olacak ve bu da felaketi daha da kötüleştirecektir.

    Tehdit tırmanmaktadır. Hiçbir taraf tek bir darbede durmayacaktır.İki tarafın Doktrinleri üslere, barajlara ve şehirlere misilleme saldırıları yapılmasını belirtiyor.

    İndus veya Ganj’daki bir barajın yıkılması yüzlerce kilometrelik bir bölgeyi sular altında bırakarak milyonlarca hayatı yok edecektir. 24 saat içinde çatışma bölgesel bir felakete dönüşecek ve yangınlardan çıkan duman “nükleer kış”ı tetikleyerek onlarca ve muhtemelen yüzlerce milyon insanı açlıkla tehdit edebilir.Etkili füze savunması, zayıf sivil savunma ve yüksek nüfus yoğunluğu olmadan, tek bir saldırı değişimi bile 20. yüzyılın en büyük savaşlarına benzer kayıplara yol açacaktır. Her iki ülkenin cephanelikleri göz önüne alındığında, kurban sayısı sadece birkaç gün içinde 500 milyon ila 1 milyar kişiye ulaşabilir.

  • Pakistan-Hindistan savaşı

    Pakistan-Hindistan olayında, Hindistan’ın saldırıya yönelmesine yol açan terör saldırısının büyük ihtimalle CIA’in bir sahte bayrak operasyonu olduğu düşünülüyor.

    Güney Asya bir anda çalkalanmaya başladı. Çin’i, Rusya’yı, İran’ı oyalamaya çalışıyorlar.Rusya ve İran’ın Hindistan’la çok yakın bağları var.İsrail, ABD ve Fransa da Hindistan’a çok yakın ülkeler.

    ABD ve İsrail de Şerif hükümeti aracılığıyla Pakistan’a yakınlık gösteriyor.Dolayısıyla herkesin bu iki ülkeyle hem müttefik hem de ekonomik ortak olduğu garip bir durum ortaya çıkıyor.Batı, Doğu’nun dikkatini dağıtmak, arka saflara sızmak ve birbirlerini aşırı radikal nefretle yok etmek için ellerinden geleni yapacak iki toplum sunarak küresel Güney’i bozmak istiyor.Öte yandan, birbiriyle kavgalı olan doğu ülkelerini, farklı rakipleri destekleyerek birbirine düşürmeye çalışıyor.Rusya ve Çin, özellikle destekledikleri partilerin yaşayacağı kriz ve acil askeri desteğe ihtiyaç duyulması sonrasında aralarında gerginlik çıkmasını umuyorlar ama umurlarında mı diye soracak olursanız, Batı’ya da ters tepebilecek bir durumla karşı karşıyasınız.ABD’nin Çin’e uyguladığı gümrük vergileri arzı daha da zorluyor. Rusya’ya yönelik yaptırımlar sürüyor. AB, Rusya ile büyük çaplı bir yaptırım krizinin ortasında.Son yıllarda bu ülke hem bir üretim gücü hem de maden, gıda ve her türlü malın doğrudan temini için dolaylı ticaret yolu olarak kullanılıyor.Eğer çatışmalar şimdi kontrolden çıkarsa bu tedarik zinciri de sekteye uğrayacak ve Basra Körfezi geçişleri riske girecek.Batı dünyası Asya’da büyük bir kriz çıkarıp Doğu’yu birleştirmeye çalışıyor, ancak bu Batı’ya ciddi bir ekonomik darbe vurma tehlikesi yaratıyor.Batılı liderler savaş arayışındadır ve hegemonik değişimi başarıyla gerçekleştirmek istiyorlar. Bunu başarmak için de kitlelerini radikal bir şekilde savaşa hazırlamalılar. Bunu yapmanın yolu, ekonomik sorunları kontrolden çıkacak, ekonomisi büyük savaşlar ve göç dalgalarıyla daha da kötüleşmiş bir ülkeyi militarize etmektir.